19 Aralık 2018 Çarşamba

Aşk Tanrıçası İnanna

Sümer şairlerine göre Tanrıça İnanna, toplumun süsü, Sümer'in neşesidir. Ay Tanrısı Nanna'nın kızıdır. Akadlarda İştar, Musevilerde Astartes, Yunan'da Afrodit, Roma'da Venüs adını taşıyarak yüzyıllar boyu çeşitli toplumların efsanelerinde yaşamıştır. Venüs yıldızını temsil etmektedir.İnanna'yı Sümerliler yaratmıştır. Kadınlarda izledikleri, görmek istedikleri bütün nitelikleri, onun şahsında toplamışlar, onu yüceltmiş, ona tapmış ve hakkında yığınlarla şiir, hikâye yazarak onu ölümsüzleştirmişlerdir. O, güzelliğin, şuhluğun, çekiciliğin, şefkatin, hırsın, kavganın, önderliğin ve en önemlisi bereketin ve çoğalmanın sembolü olmuştur. İnanna, göğe ve yere egemendi. Tanrıların en üstünü Enlil'e istediğini yaptırmayı, en akıllısı Enki'yi aldatmayı başarmıştır. Aşkı ve seksiyle, insanlara, doğaya yenilenme, çoğalma gücü vermiş, adına yapılan tapınaklarda onun için Sümer'in en saygın kadınları yarışmışlardı.

Araştırmalar sürdükçe Sümer etkisiyle yazılmış yeni yeni konular ortaya çıkmış, Aşk ve Bereket Tanrıçası İnanna ve onun bereket kültüne ait izler bulunmuş Tevrat'ta. Bereket kültü İsa'nın doğumuna kadar,hatta ondan sonra da başka bir karakter halinde devam etmiştir.
Sümerlerde İnanna olan bu tanrıçanın adı Akadlar'da İştar olmuş oradan Filistin'e geçerek Kenan'ın Bereket tanrıçası Astartes (İbranice; Aşeret, Aştorah, Aşere) isimleri altında varlığını sürdürmüştür. Daha sonraları Yunanda Afrodit, Roma'da Venüs'e dönüşmüştür.

Sümerlerin ilk çağlarında tanrıçaların büyük bir önemi vardı. Adını, evrenin yaratıldğı sudan alan Nammu adlı tanrıça, Yeryüzü tanrıçası Ninki, Sağlık tanrıçası Bau, bakırcılığın koruyucusu Ninmuki, yazının koruyucusu Nidaba, sosyal adaletin koruyucusu Nanşe, dokumacılığın koruyucusu Uttu, bereket ve savaşın koruyucusu olan Tanrıça İnanna bunlar arasında en önemlisiydi. Çünkü Sümer bir tarım ülkesiydi ve bütün ekonomisi de tarıma bağlıydı. Ürünlerin, hayvanların üremesi, çoğalması gerekliydi. Bunun içinde cinsel güç kuvvetlendirilmeliydi. Sümerler buna da bir çare bulmuşlardı. Aşk ve sevgi dolu tanrıçaları İnanna'yı çoban tanrısı olarak algıladıkları Kral Dumuzi ile evlendirirlerse onların birleşmesinden ürünler bollaşacak, hayvanlar döllenecek ve böylece ülkeye bereket gelecekti. Bunun için heyecan, acı, sevinçle örülmüş bir hikâye uydurmuşlardı Sümerler. Bu hikayeyi ozanlar çeşitli şiirlerle yazıya geçirmişlerdi. Onunla da yetinmemiş İnanna için yeni yeni öyküler meydana getirmişlerdi.

Sümer şairlerinden İnanna;

Ben İnanayım.
Babam bana göğü verdi
Babam bana yeri verdi.
Krallığı verdi bana
Savaşta ilerlemeyi verdi bana
Sel fırtınasını verdi bana
Seli, tayfunu verdi bana
Göğü taç yaptı başıma
Yeri sandal yaptı ayağıma
Kutsal elbiseyi sardı vücuduma
Tanrılar serçe, ben şahinim
Enlil babanın görkemli ineğiyim
Göğe ayak bastım, yağmur düştü aşağı
Yere ayak bastım, bitkiler fışkırdı yukarı.

Belgelere göre, mabetlerde heykelleri bulunan İnanna'ya çeşitli giysiler giydiriliyor, değerli takılar takılıyordu. Bunlar halk tarafından ona getirilen adaklardı. Görüldüğü gibi Sümerlerde Tanrıça İnanna'ya ve bereket kültüne büyük önem veriliyordu.Sümer şairlerine, ozanlarına bitmez, tükenmez bir ilham kaynağı olmuş, onun için yazılan öyküler, çiviyazısıyla ölmez kilden tabletler üzerine yazılarak zamanımıza kadar ulaşmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder